Balyoz kararını bu bilgiler olmadan anlayamazsınız :
" Yepyeni " TSK'nın kaderi seneler öncelik olarak çizildi. Bu Sabah de yanlızca Balyoz davasında yargılanan 361 askerin değil, aslına bakarsanız topyekûn Türk askerinin akibeti belli olacak.
Hiçbir savaşta yenemedikleri Türk Ordusu'nu, haklar savaşıyla alt edip etmediklerini göreceğiz.
Silivri'de yitirilen haklar -adalet, Ankara'da Çok Yüksek Yargı'da, Yargıtay'da bulunacak mı, onu anlayacağız.
Önce kararı verecek kalan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'yle ilgilenen bir takım mühim bilgiler:
-Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarla ilgilenen kararı bozup, bu davaların Ergenekon'la birleştirilmesi verdiği kararı bu Ev aldı.
-Hizbullahçıların özgür kalmasını sağlayan karar bu Daireden çıktı.
-Teröristbaşına "Sayın Öcalan" denmesinin, "ifade özgürlüğü" olduğunu bu ev kararlaştırdı.
-2009'da ek olarak ortada Balyoz davası yokken, vatandaşlar Silivri'de çırpınırken, birileri Ergenekon'un temyizinin 8'inci mi, 9'uncu dairede görüleceği tartışmalarına çoktan başlamıştı. 9. Ceza Dairesi'nin iş yükü çok ağırdı, bu sebeple 8'inci dairenin bakması gündemdeydi. Tam o sırada yandaş medyaya dönemin 8. Ceza Dairesi Başkanı Hamdi Yaver Aktan'ın oğlunun sünnet düğününe Ergenekon sanığı Profesyonel . Yalçın Ufak ve bir takım Ergenekon avukatlarının katıldığı haberleri düştü. Bir anlamda davaların 9'uncu daireye gidişinin yolları döşendi.
-9. Ceza Dairesinin işi o civarında çoktu ki, trafik kazası davalarını başka daireye devretti. Ama nedense telefon dinlemeye ilişkin suçlar buna benzeyen ek olarak gösterişli davaları aldı.
-Balyoz'un temyizine bakan 5 hakimin 4'ü de 24 Şubat 2011'de Yargıtay üyesi oldu. 16 Mart 2003'te Yargıtay üyesi kalan Ekrem Ertuğrul ise 24 Ekim 2011'de Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı seçildi.
-Balyoz avukatları " müdafaa haklarının kısıtlandığı" gerekçesiyle davayı "boykot" etti. Avukat olmadan yargılama yapılamayacağı, karar açıklanamayacağı tartışmaları başlismi. Tam da o günlerde Yargıtay 9. Ceza Dairesi başka bir davada avukatsız yargılama verdiği kararı onayarak, " müdafaa hakkı kısıtlanmamıştır" şeklinde emsal karar aldı.
-Ergenekon ve Balyoz davalarında sanık ve avukatların en mühim iddiası, "dijital bilgilerin tek başına delil sayılamayacağı" idi. Ne tesadüf tekrardan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, o günlerde başka bir davada dijital bilgileri delil onay eden bir kararı onismi. Bu onama yandaş medyada, "Balyoz sanıklarının dijital bilgilerin delil olamayacağına ilişkili olarak itirazını da çökertmiş oldu. Karar, benzeyen durumdaki davalar amaçlı emsal olacak" yorumlarıyla sevinçle karşılandı.
Son bir not: Terörle Uğraş Kurulu toplantılarına Yargıtay yerine hep 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul'un katıldığı söyleniyor. Şayet doğruysa, bu da Başkanımız'ın iktidarla çok yakın teşrik-i mesaide yer aldığı , bu davalara benzer anlayışla yaklaştığı şeklinde yorumlanabilir.
GÜLEN DAVASI 3 YIL... BALYOZ 1 YIL
Balyoz davasında ceza 21 Eylül 2012'de belirlendi . Tam 1 yıl bir sonra bu sabah de Yargıtay aşaması sonuçlanmış olacak.
Geçmişte tek şahsiyet "örgüt" davası kalan Fetullah Gülen dosyasına da Yargıtay 9. Ceza Dairesi bakmıştı. Gülen dosyasının bekletme ve inceleme süresinin tam 3 yılı bulduğu dikkate alınırsa, yüzlerce şahsın yargılandığı Balyoz'daki hıza şaşmamak olası değil.
Hafızam yanıltmıyorsa, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Gülen dosyasını incelemesi 1 yıl sürdü. Binlerce sayfalık Balyoz'da ise yanlızca 2-3 ay.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu çabuk incelemenin akabinde 67 sanık amaçlı beraat, diğerlerine onama istedi. Temyiz'deki savunmalarda, Savcılığın beraat aradığı sanıklarla hali bire bir benzer kalan birden fazla sanığın yer aldığı ortaya çıktı. Haliyle de, " Mahkeme bu isimleri neye yönelik belirledi?" soruları soruldu. Temyiz davası başlamadan Yargıtay Başkanı ile Genelkurmay Başkanı Özel'in görüşmesi dikkat çeksabah, Mahkeme tebliğnamesinde beraati istenen isimlerden bazılarının Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in Harp Okulu'ndaki öğrencileri olduğuna işaret edildi.
Tam o günlerde öncelik olarak Milliyet, akabinde Vatan'a Özel'e yakın kaynaklarca, itiraf buna benzeyen şu bilgilendirmeler yapıldı:
"28 Şubat davasında gerçekleşen 38 tahliye ile Balyoz davasında ve temyiz aşamasında talimat -komuta altındaki, görece düşük rütbeli sanıklar lehine verilen kararlarda, Genelkurmay bilgi, belge ve görüşleriyle hukuki ve yasal dayanak sağlismi..."
"Komuta kademesi, yargılanan TSK mensuplarından ( bilhassa de general seviyesinin altındaki rütbelerde yer alan personelin) büyük bölümünün yanlızca verilen emirler icabı yaptıkları çalışmalar nedeniyle (Ergenekon'un yanı sıra bilhassa Balyoz ve 28 Şubat davalarında) ceza giydikleri görüşünde ve bu konudaki rahatsızlığını yasal platformlarda muhataplarına iletti, iletiyor. Yani Genelkurmay Başkanı; davalarda 'sap ile samanın ayrılmasını', 'kuruların yakınında yaşların da yanmamasını' istiyor."
TEMYİZDEN NOTLAR
Yargıtay'daki temyiz duruşmasından bir takım detaylar da aktarayım:
Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, Silivri'ye dair en büyük rahatsızlıkların en başında gelen " müdafaa hakkının kısıtlanması" konusunda adeta özel bir gayret sarfetti. Her fırsatta, " müdafaa hakkının kısıtlanmadığını, kısıtlanmayacağını, sınırsız müdafaa hakkı olduğunu" vurgulismi. Ne var ki ustaca müdahelelerle, 361 sanığın 96 avukatının savunmalarını 17 günde tamamlamasını sağlismi. Son haftaya girilirken davanın, bariz bir biçimde hızlandırıldığı da hissedildi.
İlginçtir, ilk defa Yargıtay'da savunmalar sesli ve görüntülü kaydedildi. Mümkün ki, ne civarında adil bir yargılama yapıldığını ve müdafaa hakkının kısıtlanmadığını göstermek amaçlı . Nitekim ek olarak duruşmalar sürerken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şunu söyledi:
"Yargıtay, bütün sanıkların, savunmalarını saatler boyu dinliyor, müdafaa hakkına çok dikkat ediyor. Inşallah oradan tam adil bir kararı beklemek bizim hakkımız."
Balyoz davası baştan aşağı "dijital delillere" dayanıyor. Haliyle bütün avukatlar savunmalarında, hem bu delillerin sahteliğini, benzer zamanda tek başına delil onay edilemeyeceğini açıkladı . Başkanımız Ertuğrul'un birkaç kez, "Tamam dijital delilleri anladık... Yeniden yeniden anlatmaya gerek yok. Hukuki açıdan söyleyecekleriniz varsa, onları söyleyin" demesi de önemliydi.
Tam 17 gün boyunca Avukatlar komplolarla ilgilenen benzersiz birşeyler açıkladı . Hiçbirine tek bir soru sorulmismi. Duruşmanının 2 ya da üçüncü bugünü Başkanımız Ertuğrul'un, "Sanıklar, İstanbul 1. Ordu'daki plan seminerine ait ses kaydını onay etmişlerdi, değil mi?" şeklindeki tek sorusu hariç!..
Silivri'de Balyoz kararı açıklandığında AK PARTI Sözcüsü Hüseyin Çelik'in yaptığı şu değerlendirmeyi de unutmayalım:
"Türkiye ilk defa darbelerle hesaplaşıyor. Şuanda 324 aile acı çekiyor değil mi? Ama bu Balyoz eğer gerçekleşseydi, belki 324 bin aile acı çekecekti. 'Balyoz yoktu, biz oyun oynuyorduk' diyorlar, kim kimi kandırıyor."
Sonuç: Adalet nerede? Yargıtay'da mı, Kaf Dağı'nın ardında mı, bu sabah göreceğiz.
Herşey olabilmektedir . Ama şu kesinlikle ki, ne karar çıkarsa çıksın, yanlızca TSK değil, Türkiye'de de bundan bir sonra hiçbir şey eskisi buna benzeyen olmayacaktır!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer'e kucak dolusu sevgiler.. .